Orhangazi Mutlu Son
Orhangazi Mutlu Son
Sen bizim katıksız bir mutluluÄŸumuz bulunduÄŸunu mu düşünüyordun?” diye fısıldadı Miranda. “elbette öyle düşünüyordum, “Orhangazi Mutlu Son dedi. “Bunu sana her vakit söyledim.” ama sonrasında kendini silkeledi, gözlerini çevirdi ve Miranda’yı itti. “ama unutmuÅŸum. Orhangazi Mutlu Son Yaptığım her ÅŸey, söylediÄŸim her söz – meÄŸer hiç birinin bir yaran yokmuÅŸ. Benim seninle mutlu olmam yahut seninle beraber olmak istemem umurunda deÄŸil. Bilmek istediÄŸin tek ÅŸey benim ne hissettiÄŸim.”
Bunun üzerine, Miranda sesini çıkartamadı ve fısıldayarak, “Benimle ilgili ne hissediyorsun?” diye sordu. Sanki Miranda Turner’ı bir iÄŸneyle dürtmüştü. O ana kadar sürekli hareketliydi, enerjikti, aÄŸzından alaycı sözler dökülüyordu ama ÅŸimdi… Åžimdi öylece dikiliyor, çıtı bile çıkmıyor, sanki Miranda oturma odalarına Medusa’yı salmış benzer biçimde hareketsiz bir halde ona bakıyordu. “Miranda, ben – ben -” “Sen ne, Turner? Sen ne?” “Ben… Of, Tanrım, Miranda, bu adil deÄŸil.”
Orhangazi Mutlu Son
“Bunu söyleyemezsin.” Miranda’nın gözleri tehlike doluydu. Miranda o ana kadar hep umudunu korumuÅŸtu, Turner’ın aÄŸzından o sözler çıkıverecekti, kim bilir Turner bir tek her mevzuda aşırı titiz düşünüyordu ve doÄŸru vakit ulaÅŸtığında, tutkuları yükseldiÄŸinde, o da Miranda’yı sevmiÅŸ olduÄŸini fark edecek ve sözler dudaklarından dökülüverecekti. Orhangazi Mutlu Son “Tanrım, ” dedi Miranda nefesini bırakırken. YüreÄŸinin, hep onun da bigün seveceÄŸine inanan o minik parçası büzüşmüş ve bununla beraber Miranda’nın ruhunun da
çoÄŸunu paramparça ederek, bir saniyede oluvermiÅŸti. “Tanrım, ” dedi yine. “Söyleyemiyorsun.” Turner onun gözlerindeki boÅŸluÄŸu gördü ve onu yitirdiÄŸini anladı. “Seni incitmek istemiyorum, ” dedi cılız bir sesle. “Artık çok geç.” Sözcükleri boÄŸazcaına takılan Miranda yavaÅŸ yavaÅŸ kapıya doÄŸru yürüdü. “Bekle!” Miranda durdu ve ona döndü. Turner getirdiÄŸi pakete uzandı. “Al, ” dedi, ses tonu donuk ve duygusuzdu. “Bunu sana getirdim.” Miranda paketi onun elinden aldı ve Turner’ın odadan çıkışını izledi. Titreyen elleriyle paketi açtı. Arthur’un Ölümü. Göz koyup da, o kitapçı dükkânından alamadığı kopya, “Ah, Turner, ” diye fısıldadı. “Niçin gidip de bu ÅŸekilde güzel bir ÅŸey yaptın ki? Niçin senden tümüyle nefret etmeme izin vermiyorsun?” 7 HAZİRAN 1820 Leydi Rudland ile Olivia, bugün, bütün Bevelstoke sülalesinin deyiÅŸiyle “mirasçı”nın doÄŸumunu beklemek üzere geldiler.
Son yorumlar